FATMA ZEHRA AKYİĞİT

Bazen, sizinle konuşmak istediğim o kadar çok şey var ki… Sizin de benimle konuşmak istediğiniz şeyler olduğunu tahmin ediyorum. Bazen, sizinle konuşmanın hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini düşünüyorum. Siz de bu sebepten benimle konuşmuyor olabilirsiniz. Bazen, hiç birinizi duymak istemiyorum. Siz de benim sesime hasret değilsiniz zaten. Bazen, konuştuklarımla size yük olmak istemiyorum. Sizin de kendi yükünüz yeterince ağır zaten. Belki siz de aynı fikirdesiniz ve konuşmamayı tercih ediyorsunuz. Bazen, hakkımda ne düşündüğünüzü umursamadan her şeyi konuşasım geliyor. Sizin de kusmak istediğiniz zamanlar olmuştur illa ki. Bazen, sadece dinlemek istiyorum. Konuşmak çok yorucu! Yoksa siz de anlatmaktan mı yoruldunuz? Anlaşılmamaktan korktunuz, ha? Bazen, bakınca gözlerimden okuyun beni istiyorum. Anlatmak zorunda bırakmayın beni. Siz de mi gözlerinde saklananlardansınız? Bazen, öyle derine kaçmak istiyorum ki, kimse, hiçbiriniz bulamayın beni. Sizi bu yüzden mi bulamıyorum etrafımda? Bazen, yazmak istiyorum sadece yazmak! Okuyun istiyorum bazen de okumayın… Bilinmek ve anlaşılmak mı yoksa gizlenmek ve bu dünyadan öylece geçip gitmek mi istiyorum bilmiyorum bazen. Bazen, size kendimi anlatmak bazen de size kendinizi anlatmak istiyorum. İyi de, ne kendimi ne de sizi tanıyorum. Tanışıp konuşamadık bile birbirimizle. Bazen dost musunuz, birer yabancı mı bilemiyorum, belki bu yüzdendir. Bazen, öyle merak ediyorum ki sizi… Bazen de öyle korkuyorum ki sizden… Bana anlatır mısınız? Size anlatabilir miyim? Buna neden ihtiyacımız olsun ki? Sırf zevkine yapamaz mıyız? İnsan insana iki kelam edemez miyiz karşılıklı? Bazen, ümit varım, iyi anlaşırız gibi geliyor. Bazen de belirsiz geliyor bazı şeyler ve bu beni hem heyecanlandırıyor hem de ürkütüyor. Belirsizlik ve tezatlıklar…

27 HAZİRAN 2020 CUMARTESİ


“DEĞİŞİR İNSAN ZAMAN VE MEKAN 7” için bir cevap

  1. FATMA ZEHRA AKYİĞİT Avatar
    FATMA ZEHRA AKYİĞİT

    Bazen,

    Bak FeZA, sen kendin söylüyorsun sıklıkla “bazen”… Bu hayatta yaşadığın, yaşamadığın, hissettiğin, hissetmediğin her şey, “bazen” oluyor. Yani geliyor ve gidiyor illa ki. Bazen iki üç saatliğine çay içmeye gelen bazen de birkaç aylığına, yıllığına her neyse, yatıya gelen misafir gibi. Canım, misafir bu “her zaman her zaman” da gelmiyor ya! Ağırla güzelce, senin vicdanın rahat olsun.

    Beğen

Yorum bırakın

BİŞNEV DERGİ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et