FATMA ZEHRA AKYİĞİT

Belki de bu kadar fazla kurallar planlar kurmaya gerek yoktur. Yaşamak, hâl-i hazırda öğretiyordur insana.
İnsan, yaşamaya cesaret edemeyişinin ceremesini, bazen dünya ve içindekilerden çıkarıyordur bazen kendinden çıkarıyordur bazen en yakınlarından sevdiklerinden çıkarıyordur bazen…
Ne bileyim.
Yaşamak için nefes almak lazım, sonra o nefesi vermek lazım, tekrar tekrar. Belki de insanoğlunun en büyük imtihanlarından biridir bu. Yaşamak, insanın ona buna şu bu şartlara bağlayıp beklentilerle dört nala koşup duracağı ya da öylece bir yere çakılıp kalacağı bir şey değildir. Belki de yaşamak; sadece, yaşamakla öğrenilen bir şeydir. İnsan, sadece insanla… Kul, sadece kulluk ederek… Kişi, sadece kendi varlığıyla şahsiyetiyle dosdoğru bir hiç kimse olarak… Dert, sadece dert ile halleşip derde düşürenle dertleşerek…
Mazinin de müstakbelin de hükmü, şimdiki yaşamakta saklıdır belki.
Şimdi, inatla nefeslerini dar ediyorsa insan kendine, yaşamak nefes almak cesaretini gösteremiyorsa, nasıl yaşayabilir nasıl idrak edebilir yaşamanın hikmetini?…
Fatma Zehra Akyiğit FeZA فضاء


Yorum bırakın

BİŞNEV DERGİ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et