FATMA ZEHRA AKYİĞİT
Kelimelerin boğazına düğümlenerek,
gün ışığı arama kırk pencere ardından.
Bak soğuk ve karanlık hücrene.
Hâlâ nefes alabiliyorsun, üşüyebiliyor,
hüzünlenebiliyorsun yeryüzünde.
Güzelce kapat gözlerini,
yaşa hayatı iç yüzünde -gör-
gül rengi yanan ateş kandilini…
Aldırma küllerine,
bir solukta savrulur gider onlar ebede.
Sen yaşa,
yaşların ardından zamana gülümseyerek.
Güneş göğe,
insanoğlu toprağa ısmarlanmış mücevher.
Sobalı odanın kırmızı halısı üzerinde
voltalar at şimdilik,
bir ayağınla tahta sandığı gözleyerek,
bastonunla yer minderine takılıp
tökezleyerek,
sol yanınla hep Yaşatan’ı özleyerek…